Soma’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden İsmail Coşkun’un (28) acılı annesi Sevim Coşkun, “Oğlum o sabah 06.00 servisine yetişebilmek için bir ayakkabısının bağcığını bağlıyor ama diğerini bağlayamadan üstüne basıp evden çıkıyor.Keşke ayakkabısını bağlayabilseydi de servise yetişemeseydi diye düşündüm ama ecele koşarak gitti” dedi. 13 Mayıs 2013’te 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan Soma maden faciasında, maden […]
Soma’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden İsmail Coşkun’un (28) acılı annesi Sevim Coşkun, “Oğlum o sabah 06.00 servisine yetişebilmek için bir ayakkabısının bağcığını bağlıyor ama diğerini bağlayamadan üstüne basıp evden çıkıyor.Keşke ayakkabısını bağlayabilseydi de servise yetişemeseydi diye düşündüm ama ecele koşarak gitti” dedi.
13 Mayıs 2013’te 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan Soma maden faciasında, maden işçisi 28 yaşındaki İsmail Coşkun hayatını kaybetti. Ondan geriye ise ceketi, pantolonu, telefonu ve bir bağcığını işe yetişebilmek için bağlayamadığı ayakkabıları kaldı.
Oğlunun facia günü servise yetişebilmek için bir ayakkabısının bağcığını bağladığını, diğerinin de üzerine basarak koştura koştura servise gittiğini belirten acılı anne Sevim Coşkun, gözyaşları içerisinde, “Oğlum o gün işe koştura koştura gidiyor. Sabah 06.00 servisine yetişebilmek için bir ayakkabısının bağcığını bağlıyor ama diğerini bağlayamadan üstüne basıp evden çıkıyor. Keşke ayakkabısını bağlayabilseydi de servise yetişemeseydi diye düşündüm ama ecele koşarak gitti. Bağcıklarını bağlasaydı belki şimdi yaşıyor olurdu” diye konuştu.Anne Coşkun, bu yıl da buruk bir Anneler Günü geçireceğini söyledi.
PERDELERİ AÇAMIYOR
“Ondan geriye telefonu, ayakkabısı, ceketleri ve iki yavrusu kaldı” diyen Sevim Coşkun, İsmail Coşkun’un o gün üzerinde olan ceketini hiç yıkamadığını, üzerine oğlunun kokusunun sindiğini belirtti. Her akşam evinin penceresinde kendi evine giderken selamlaştığı oğlunu göremeyeceği için cama çıkamadığını ifade eden Coşkun, şunları söyledi: “Pencereyi açamıyorum. Yeni yeni açmaya başladım. Oğlumun arkadaşları geçiyor üzülüyorum. Oğlum gülerek camın önünden geçerdi. İkinci oğlu oğlum öldükten sonra doğdu. Adını Berkay koymak isterdi. Biz de İsmail Berkay koyduk. Yarın Anneler Günü. Oğlum her sene kutlardı. Bana en son çorap almıştı.”
“HER AKŞAM KAPININ ÖNÜNDE OĞLUMU BEKLİYORUM”
Üç yıldır oğlunun aklına gelmediği tek bir anının bile geçmediğini dile getiren baba Halil Coşkun ise “Maden faciasının üzerinden üç yıl geçti. Üç yıldır bir saniye bile oğlumu unutamadım. Her gün akşam 17.00’de kapının önüne çıkar, oğlum gelecek diye yola bakarım. Bir bakıyorum ki madenciler geliyor. Benim de oğlum gelecek gibi geliyor. Çalışan ellerim çalışmaz oldu, yürüyen ayaklarım yürümez oldu, gören gözlerim görmez oldu. Kalp, tansiyon, şeker, akciğer hastalıkları ile uğraşıyorum. Hiçbir gelirimiz de yok. Bir de üstüne emekli olabilmek için 98 bin lira BAĞ-KUR borcu geldi” dedi.